Son yıllarda Türkiye’nin deprem riskiyle anılan illerinden biri olan İzmir, geçtiğimiz yıl yapılan değerlendirmelerde alarm verici bir düşüşle karşı karşıya kaldı. 2023 yılı, depreme hazırlığın önemini vurgularken, İzmir'deki hazırlık seviyesinin bir önceki yıla göre %50 oranında düştüğü tespit edildi. Bu durum, bölgedeki sakinler arasında tedirginliğe yol açıyor. Uzmanlar, bu düşüşün nedenleri ve olası sonuçları hakkında uyarılarda bulunuyor.
İzmir, coğrafi konumu itibariyle Türkiye'nin en aktif deprem bölgelerinden birinde yer alıyor. Ege Bölgesi'ndeki fay hatları, kentte meydana gelebilecek sarsıntıların büyüklüğünü ve sıklığını doğrudan etkiliyor. Ancak, yapılan son araştırmalar İzmir’deki vatandaşların deprem güvenliği konusunda duyarsız kaldığını gösteriyor. Geçen yıl yapılan afet hazırlığı tatbikatları ve halk bilgilendirme seminerlerine katılımda gözlemlenen düşüş, bu durumun en önemli göstergelerinden biri. Bu bağlamda, İzmir'deki depremsellik durumu ve önlem alışkanlıkları üzerine detaylıca bakalım.
Geçtiğimiz yıl düzenlenen eğitimler ve tatbikatlarla birlikte İzmir’de deprem güvenliği konusunda bir bilinçlendirme dönemi söz konusuydu. Ancak 2023 itibarıyla, bu eğitim ve tatbikatlara olan ilginin azaldığı görülüyor. Depreme hazırlık oranındaki %50'lik düşüş, şehirde yaşayan birçok kişinin afet konusunda kaygı ve duyarsızlık içinde olduğunu ortaya koyuyor. Uzmanlar, bu durumun temel nedenlerini birkaç ana başlık altında toplamaktadır.
Öncelikle, Covid-19 pandemisi sonrası normalleşme süreci, insanların dikkatini başka konulara yönlendirmiş olabilir. Sosyal etkinlikler, eğlenceler ve ekonomik kaygılar, halkı afet bilincinden uzaklaştırdı. Ayrıca, son zamanlarda yaşanan büyük depremlerden sonra İzmir'de gerçekleşen orantısız bir inşaat hareketliliği de, güvenlik sorunları doğuran yapıların artmasına yol açtı. Bu durum, hem depreme dayanıklı binaların inşasında eksiklikler hem de mevcut binaların güvenilirliği konusunda kaygılar yaratıyor.
Bir diğer önemli etken, devletin afet öncesi ve sonrası hazırlık konusundaki kararlılığıdır. İzmir’de yerel yönetimlerin ve ilgili kurumların, depreme hazırlık çalışmalarını yeterince teşvik etmediği ve halkı bilgilendirmek için yeterli kaynak sağlamadığı gözlemleniyor. İzmir gibi büyük bir şehirde, afet yönetim sisteminin etkin kullanımı; tatbikatlar, bilgilendirme kampanyaları ve sivil toplum kuruluşlarının rolü bu bağlamda büyük önem taşıyor.
Sonuç olarak, İzmir’in geçen yıla göre deprem güvenliği hazırlıklarında yaşadığı sert düşüş, sadece bireysel değil, toplumsal bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, bu durumda acil eylem planları oluşturulması gerektiğini ve halkın bilinçlendirilmesi amacıyla daha fazla eğitime ihtiyacı olduğunu vurguluyor. Ayrıca, yerel yönetimlerin daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiği belirtiliyor. İzmir’de yaşayan her vatandaşın, depreme hazırlanmanın kendi sorumluluğunda olduğunu unutmaması gerekiyor. Eğer bu durum ciddiye alınmazsa, gelecekte daha büyük felaketlerle karşılaşmak kaçınılmaz olabilir. İzmir için tehlike çanları hızla çalıyor, ve bu tehlikeyi görmezden gelmek, hem bireyler hem de topluluk için büyük riskler doğurabilir.